1. HABERLER

  2. SAĞLIK

  3. ALZHEIMER İLE YAŞAM
ALZHEIMER İLE YAŞAM

ALZHEIMER İLE YAŞAM

Alzheimer hastalarında oluşan kişilik değişikliklerini anlatan KadıköyŞifa Sağlık Grubu Psikiyatri Uzmanı Dr Aysun Genç Dişçigil , hasta ile iletişimde önemli olanın bu değişikliklere hastanın değil hastalığın yol açtığını unutmamak olduğunu belirtiyor.

A+A-

Alzheimer hastaları unutkan olurlar ve kafaları kolaylıkla karışır. Konsantre olmada zorlanıp garip davranabilirler. Hastalık ilerledikçe daha da artan bu problemler, hasta yakınlarının ve bakım verenin işini zorlaştırır. Alzheimer hastalarının bakımında sorun teşkil eden konular arasında özellikle iletişim yeteneklerindeki değişiklikler ile kişilik, davranış farklılıkları öne çıkar. Önemli olan bu değişikliklere hastanın değil hastalığın yol açtığını akılda tutmaktır.

Hastalarda Görülen İletişim Sorunları:

Alzheimer hastasıyla iletişim zordur çünkü birçok şeyi hatırlamazlar. Çoğu kez doğru sözcüğü bulamayıp ne söyleyeceklerini unutabildikleri gibi sözcükleri de zorlukla anlayabilirler. Uzun konuşmalarda dikkatleri dağılabilir. Dokunmaya ve seslerin tonuna, yüksekliğine karşı aşırı hassasiyet iletişimi zorlaştıran bir başka unsurdur. İlaveten iletişimde sorun olduğunu görünce hayal kırıklığı yaşayıp üzülebilirler. Sabırsız hissedebilir ve söyleyeceklerini hemen söylemesini istersiniz ama bunu yapamazlar.

Alzheimer hastasında görülen iletişim problemleriyle başa çıkabilmek için öncelikle bu sorunlara hastalığın yol açtığını anlamanız gerekir.

Hasta ile iletişimde başlıca dikkat etmeniz gerekenler ;

Hasta ile konuşurken doğrudan göz kontağı kurarak adını söylemek onun dikkatini çekmenizi sağlayacaktır.

Konuşma tonunuza, sesinizin yüksekliğine, ona nasıl baktığınıza ve vücut dilinize dikkat edin.

Basit ve adım adım talimatlar kullanın.

Bir seferde tek bir şey sormanız veya söylemeniz yerinde olacaktır.

Talimatları tekrarlayın ve cevap vermesi için zaman tanıyın, sözünü kesmeyin.

Mümkün olduğunca karşılıklı bir konuşma sürdürmeye çalışın. Bu, hastanın kendisini daha iyi hissetmesini sağlar.

Sıcak ve sevgi dolu bir yaklaşım sergilemeniz, sizinle konuşurken elini tutmanız, onun iletişim kurmasını kolaylaştıracaktır.

Sanki o orada yokmuşçasına onun hakkında konuşmayın veya konuşurken bebekmiş gibi davranmayın.

Anlaşılması zor olsa da kaygılarını dinlemenizi onu anlamaya çalışmanız ve bazı kararları kendisinin vermesini sağlamanız onu rahatlatacaktır.

Buna karşın her halükarda hastanın olası öfke patlamalarına karşı sabırlı olun.

Unutmayın konuşan hasta değil, hastalıktır.

Tüm bunlara karşın dayanamayacağınızı hissederseniz ara verin.

Kişilik ve Davranış Değişiklikleri:

Alzheimer hastalığı beyin hücrelerinin ölümüne yol açtığı için beynin çalışması giderek kötüleşir. Bu durum hastanın davranışlarını etkiler. Bazı günleri iyi bazı günleri kötü olacaktır. Daha kolay üzülecek, kaygılanacak ve sinirlenecektir. Hüzünlü olabilir veya ilgisiz davranabilir. Eşyaları saklayabilir veya başkalarının sakladığını düşünebilir. Olmayan şeyleri hayal edebilir, evden uzaklaşabilir. Sıra dışı cinsel davranışlar gösterebilir. Size veya başkasına vurabilir. Gördüğü ya da duyduğu bir şeyi yanlış anlayabilir.

Bu durumda doktoruna danışmak değişikliklerle başa çıkmak için çok önemlidir. Günlük bir rutininizin olması, hastanın ne zaman ne olacağını bilmesini sağlar. Güvende olduğunu, ona yardım etmek için orada olduğunuzu söyleyin. Tartışmayın, kızgınlığınızı göstermemeye çalışın, gerekirse geri çekilin. Gördüğünü veya duyduğunu söylediği halüsinasyonlarıyla ilgili tartışmaya girmeden korkuyorsa onu rahatlatıp dikkatini başka şeye çekmeye çalışın. Onun da bulunduğu bir ortamda televizyonda gerilimli bir program izlemeyin. Kendisine veya başkasına zarar verebileceği şeyleri etrafında bulundurmayın. Kendisine zarar verileceğine dair şüpheleri olursa, sizi suçlarsa reaksiyon göstermeyin. Hastanız huzursuz ve öfkeli olduğunda bu durumu tetikleyen nedeni bulmaya çalışın. Davranışı tetikleyen nedeni ortadan kaldırırsanız davranış ta düzelebilir. Sizin kaygılarınızın hastayı etkilediğini düşünüyorsanız yavaşlayın ve sakinleşmeye çalışın. Hastanın kendi hayatının olabildiğince fazla bir kısmını kontrol etmesine izin verin. Evin içinde sevdiği fotoğraflar ve objeler bulundurun ki kendini güvende hissetsin. Hastanızın bulunduğu ortamda gürültüyü azaltın, gün içinde aktivitelerin yan ısıra sessiz zamanlar olsun. Öfkeli ve saldırgansa kendinizi koruyun.

Hasta Yakınlarının En Büyük Sorunu : Belirsiz Kayıp

Hastalık nedeniyle hafıza kaybı yaşayan hastaların yakınları veya bakımını sağlayanlar asıl problemin hastalığın kendisi değil yol açtığı belirsizlik olduğunu söylerler. Fiziksel olarak var olan ancak zihinsel ve psikolojik olarak yok olan bir kişiyle ilgilenmek ve onun bakımını sürdürmek, hasta yakınlarında "belirsiz kayıp" duygusuna yol açabilir.

Ne var olan ne de var olmayan bir kişinin bakımını üstlenmek zordur. Birçok kişi için sanki evde bir yabancı vardır. Bazı hastalarda hafıza kaybı öngörülemez bir şekilde dalgalanır yani bir gelir bir gider. Bu yokluk ve varlık arasındaki sürekli gidiş geliş çok stresli bir kayıp duygusunu yaratır. Ölümden farklı olarak bir kapanış bir resmi teyit yoktur. Kendinizi yalnız hissedersiniz bazı açılardan gerçekten de yalnızsınızdır. Toplumsal ve hatta dini destek zayıftır. Ruhsal olarak en güçlü kişilikte olan kişiler bile bu durumda kaygılı ve depresif hissederler.

Belirsiz Kayıp Belirtileri:

Belirsiz kayıp duygusu hasta yakınlarında kişiyi hareketsiz kılan sürekli bir acı yaratır. Örneğin kararlar ertelenir, görevler birikir, rutin işler aksar, şüphe, kafa karışıklığı, çaresizlik, umutsuzluk yaşanır. Hastanın bakımı giderek çok daha fazla zaman aldığı için arkadaşlıklar azalır. Yakınlarla çatışmalar artar. Bakım sağlayan kişi giderek artan bir biçimde kendini izole hisseder. Buna bağlı olarak depresyon, anksiyete, suçluluk, utanç, kendisiyle ilgilenmeme, fiziksel hastalık olasılığı artar.

Başa Çıkma Yöntemleri:

Sevdiğiniz bir kişinin ne var ne yok olmasının yarattığı stresi kabul etmek, bu stresle başa çıkmanın birinci koşuludur. Başka kişilerle iletişim içinde olmaktan, diğer aile fertlerinden ve çevrenizden destek almaktan çekinmeyin. Böyle bir strese başa çıkabilmek için sizin ve diğer aile bireylerinin alışageldiğiniz rollerde değişiklik yapmak gerekebilir. Aile içi rolleri gözden geçirin ve bakımın aile içinde paylaşılmasını sağlayın. Örneğin haftada bir yakınlarınızdan biri gelip hastanın bakımıyla ilgilenirken siz başka bir şeyle ilgilenin.Aile ile birlikte olan kutlama, tatil gibi ritüellere devam edin ancak bunları biraz sadeleştirin. Farklı insanlarla iletişim stresinizi azaltacaktır. Ümit edeceğiniz yeni bir hayaliniz olsun. Yeni arkadaşlıklar, hobiler, seyahat planları yapın. Takip ettiğiniz televizyon programları olsun.

“Ne şöyle ne böyle” yerine, “hem şöyle hem böyle” düşünce tarzını benimseyebilirsiniz. Örneğin hastanın ne var olduğunu ne de olmadığını düşünmek yerine hem var olduğunu hem de olmadığını düşünebilirsiniz. Bu düşünce şeklini kendiniz için de uygulayabilirsiniz. “Ben hem başkasına bakım sağlayan hem de kendi ihtiyaçları olan bir kişiyim.” “Hem her şeyin sona ermesini istiyorum hem de onun yaşamasını istiyorum.” “Hem onun hastalığından dolayı üzgünüm hem de yeni torunumun doğumundan ötürü mutluyum.”

Kendi sağlığınıza önem verin. Öfke ve suçluluğun normal duygular olduğunu kabul edin. Depresif, fiziksel olarak hasta veya çaresiz hissettiğinizde kendinize veya hasta yakınınıza zarar vermek veya bağırmak istiyorsanız, alkol alma isteğiniz artıyorsa, diğer aile üyeleriyle sıklıkla tartışıyorsanız, kendi bakımınızla ilgilenmiyorsanız bir ruh sağlığı uzmanından yardım alın.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.