
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Eline mikrofon alıp sokağa çıkan herkes gazeteci değildir
Eline mikrofon ve kamera alıp sokağa çıkan herkesin gazeteci ve basın mensubu olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu sorunun üzerine ilgili kurumlarımız mutlaka gitmelidir" ifadesinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ‘’10. Anadolu Medya Ödülleri’’ programı düzenlendi.
Programa katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada önemli değerlendirmelerde bulundu.
"Her steteskop takana doktor demiyorsak eline mikrofon alıp sokağa çıkan herkes gazeteci değildir, basın mensubu değildir." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle yabancı güçlerin operasyon aygıtı olarak toplum mühendisliğine heveslenen medyaya ne saygı duyarız ne müsamaha gösteririz." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Eline bir mikrofon, bir de kamera alanın kendini gazeteci ve muhabir olarak gördüğü bir ülkede yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde şahit olduğumuz üzere bu şahıslar özellikle sokak röportajı adı altında sokaklarda adeta terör estirmektedir. Öyle ki mikrofonu kapan millete hakaret etme cüretini kendinde buluyor. Sorumlu yayıncılık ilkelerini zaten bir tarafta bıraktık. Bunları gözeten ve uygulayanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
"ELİNE MİKROFON VE KAMERA ALIP SOKAĞA ÇIKAN HERKES GAZETECİ DEĞİLDİR
Halkın nabzı ölçülmek, hissiyatına tercüman olmak yerine gerek provokatif sorularla gerekse sorunlu üslupla milletimiz açıkça tahrik ediliyor. İtibar suikastları ve hakaretler karşısında yargı harekete geçtiğinde ise bu sefer basın özgürlüğü denilerek yaygara kopartılıyor. Bunun kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur.
Nasıl bir cübbe giyen hakim, savcı, avukat olmuyorsa, nasıl bir üniforma giyen polis ve asker kabul edilmiyorsa, nasıl her stetoskop takana doktor demiyorsak, eline mikrofon ve kamera alıp sokağa çıkan herkes gazeteci değildir, basın mensubu değildir.
"ONLARA BUGÜN ŞU ATASÖZÜMÜZÜ TEKRAR HATIRLATMAK İSTERİM: 'ESKİYE RAĞBET OLSAYDI BİTPAZARINA NUR YAĞARDI'"
Milleti provoke eden, halkı galeyana getiren, hele hele insanımıza hakaret eden gazeteci olmaz, olsa da ona gazeteci denmez. Para kazanmak, 3-5 tık daha fazla almak gibi bahaneleri asla geçerli mazeretler olarak göremeyiz. Millete saygısı olmayanın yaptığı işe de saygısı olmaz. Gazetecilik mesleğinin itibarına da zarar veren bu sorunun üzerine önce basın mensuplarımız, sonra da ilgili kurumlarımız mutlaka gitmelidir.
Türk medyasındaki artan çeşitlilik ve renkliliğin vesayetçilerin gölgesine sığınarak güya gazetecilik yapanları rahatsız ettiğinin elbette farkındayız. Son 40-50 günde yaşananlar, ellerine fırsat geçtiğinde bunların nasıl bir faşist rüzgar estireceklerini bir kez daha göstermiştir. Onlara bugün şu atasözümüzü tekrar hatırlatmak isterim: Eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı. Kimse kusura bakmasın. Yeni Türkiye'de artık eskiye rağbet kalmamıştır. Vesayetçilere manşetlerde selam çakılan günler bitti.
"GURUR KAYNAĞI OLAN ANADOLU MEDYASI, BU TOPRAKLARA AİTTİR, BU TOPRAKLARIN VAZGEÇİLMEZİDİR"
10. Anadolu Medya'ya yeni adıyla Türkiye Basın Federasyonu'na kalpten teşekkür ediyorum.
Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyalarımızın farklı yerlerinde emekçiler hayatını kaybetti. İsrail'in Gazze'ye yönelik acımasız saldırılarında 212 gazeteci şehit oldu. Filistinli gazeteciler canice katledilmeye devam ediliyor Bir hususa dikkatinizi çekmek isterim. Özgür, sorumlu, milli basın milli iradenin de en önemli destekçilerinden biridir..
Toplumun tüm kesimleriyle bir araya geldim, hasbihal ettim. Şunu çok iyi biliyorum; Sadece Ankara ve İstanbul değil ülkemizin dört bir yanında canını dişine takarak çalışan basın emekçilerimiz var. Yalnızca ekonomik imkansızlıklarla değil mahalli medyamız çoğu zaman yerel derebeylikleriyle de mücadele etme zorunda kalıyor.
Şunu kimse aklından çıkarmamalıdır; Gurur kaynağı olan Anadolu medyası, bu topraklara aittir, bu toprakların vazgeçilmezidir. Anadolu medyasının varlığı ve hayatta kalması bizim çok çok önemli bir konu.
Programımız vesilesiyle görüyoruz ki hakikatin peşinde koşanlar, doğrunun izini sürenler sadece haber yapmaz. Bu şuurla hareket edenler aynı zamanda tarihe not düşer, sessiz yığınların sesi olur. Her zaman söylediğim gibi Anadolu medyası varsa, milletin sesi vardır. Anadolu medyasının sesi gür çıktığı müddetçe inşallah demokrasimiz de serpilecek sağlam temeller üzerinde yükselmeye devam edecektir.
"MANŞETLERLE ÇARPIŞA ÇARPIŞA GELDİK"
Tek sesli medya düzeninin sıkıntılarını yaşadık. Siyasi hayatında defalarca medyanın itibar suikastına uğramış bir kardeşiniz olarak dillendiriyorum... Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik. Bunu söylersek hamaset olsun diye değil, gerçeğin ta kendisi... 25-30 yıl öncesinin manşetlerine göz attığınızda Türkiye'nin nereden nereye geldiğini göreceksiniz.
Kim ne derse desin... Türkiye bugün 2002 öncesine göre daha özgür, tartışmasız medya ekosistemine sahiptir.
Devlet ve millet düşmanlığı gazetecilik faaliyeti gibi gösterildi. FETÖ'nün gazete ve televizyon kisvesiyle nice operasyona maruz bırakıldık.
"SİYASİ HAYATINDA DEFALARCA MEDYANIN İTİBAR SUİKASTINA UĞRAMIŞ BİR KARDEŞİNİZ OLARAK DİLLENDİRİYORUM"
Tek sesli medya düzeninin sıkıntılarını yaşadık. Siyasi hayatında defalarca medyanın itibar suikastına uğramış bir kardeşiniz olarak dillendiriyorum... Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik. Bunu söylersek hamaset olsun diye değil, gerçeğin ta kendisi... 25-30 yıl öncesinin manşetlerine göz attığınızda Türkiye'nin nereden nereye geldiğini göreceksiniz.
Kim ne derse desin... Türkiye bugün 2002 öncesine göre daha özgür, tartışmasız medya ekosistemine sahiptir.
Devlet ve millet düşmanlığı gazetecilik faaliyeti gibi gösterildi. FETÖ'nün gazete ve televizyon kisvesiyle nice operasyona maruz bırakıldık.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.