1. HABERLER

  2. ETYEMEZ TODAİE’nin Akedemik Yılı Açılış Törenine Katıldı

ETYEMEZ TODAİE’nin Akedemik Yılı Açılış Törenine Katıldı

ÇSGB Bakan Yardımcısı Halil ETYEMEZ TODAİE’nin 2014-2015 Akedemik Yılı Açılış Törenine Katıldı.Törende konuşan ETYEMEZ: ‘“Diploma Töreni ve...

A+A-

ÇSGB Bakan Yardımcısı Halil ETYEMEZ TODAİE’nin 2014-2015 Akedemik Yılı Açılış Törenine Katıldı.

Törende konuşan ETYEMEZ: ‘“Diploma Töreni ve 2014-2015 Akademik Yılı Açılış Töreni” vesilesiyle aranızda olmaktan büyük mutluluk

duyuyor, sizleri sevgi saygıyla selamlıyorum.Değerli Katılımcılar,Tarih boyunca sosyal bir varlık olan insan; düzenin sağlanması noktasında her zaman kurallara ihtiyaç duymuştur.En az iki kişinin olduğu yerde muhakkak kural vardır.

Bu kurallar; kimi zaman sözlü kültürle varlığını sürdürmüş, kimi zaman ise istismarları önlemek ve kalıcılığı sağlamak için yazılı metinler haline dönüştürülmüştür.Zaman içerisinde verilen çetin mücadeleler sonucunda ulaşılan “Hukuk Devleti” ilkesi de; demokrasi, insan hak ve özgürlükleri gibi evrensel değerleri özümseyen kanuni düzenlemelerle hayata geçirilmiştir.Toplumsal düzenin sağlanması ve kargaşanın önlenmesi açısından kuralların ve kanunların varlığı son derece önemlidir.Ancak, kanunların toplumsal karşılığının olması ve zoraki değil gönüllü bir uyumun sağlanması da hayati önem arz etmektedir.En basitinden; kırmızı ışıkta geçmek, emniyet kemeri takmamak ve hız limitlerini aşmak bir marifet değil bir zafiyet olarak görülmelidir.Unutulmamalıdır ki kurallar; çiğnenmek için değil uyulmak için vardır.İşte bizim temel problemimiz bu noktada kendini göstermektedir.Maalesef kanuni düzenlemeler ortada iken, belli çevrelerin kanunlara uymak yerine kanunları arkadan dolanma, kanunları kendi çıkarlarına uyarlama çabalarını üzülerek görüyoruz.Bu yaklaşımı pek çok alanda görmek mümkündür.Uygulamada yaşanan bu sıkıntı; kanunların genellik ve soyutluk ilkesinin gözardı edilerek, kazuistik bir yönteme yönelme zorunluluğunu beraberinde getirmektedir.

Oysa ki kuralları uygulayanlar ve o kuralların muhatapları; bir kanunun ruhuna bakmak ve muradını görmek durumundadır.Örneğin, güncel bir konu olduğu için İş sağlığı ve güvenliği konusunu ele alalım.TBMM; Cumhuriyet tarihimizde ilk kez müstakil İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununu 2012’de kabul etti ve kanun yürürlüğe girdi.Buna istinaden 2 yıl gibi kısa bir sürede 36 yönetmeliği hayata geçirdik. Bu düzenlemeler, uluslararası normlarla örtüşen hükümler getirmektedir.Bu düzenlemelerin özü, insanı yaşatmaktır.Siz eğer bu kanunun koyduğu kuralların amacını değil, karınızı maksimize etmeyi düşünürseniz ve cana değil mala önem verirseniz, istenmeyen sonuçlar kaçınılmaz olur.İşte Soma’da yaşanan facia ve İstanbul’da yaşan asansör kazası, kanunları hiçe saymanın acı örnekleri olarak karşımızda durmaktadır.Değerli Katılımcılar,AB süreciyle birlikte, özellikle de son 10 yılda, iç mevzuatımızı büyük oranda

AB müktesebatına uyumlu hale getirdiğimizi düşünüyorum.

O halde sorunun kaynağı nedir sorusu akıllara gelmektedir.

Pek çok toplumsal sorunda olduğu gibi, İş sağlığı ve güvenliği konusunda da ana unsurun “farkındalık” olduğukanaatindeyim.Maalesef, çalışma hayatında; duyarlılığı artırıcı, güvenlik kültürü ve bilincini kalıcı hale getirme noktasında istediğimiz sonuçları alamadığımız ortadadır.“Bana bir şey olmaz” “Cezamı öderim, yoluma giderim” gibi

vurdumduymaz tavırları törpüleyecek bir yaklaşımı ortaya koymamız gerekiyor.Bu sebeple; yaptırımların artırılması,

mevzuatın gözden geçirilmesi ve denetimlerin sıklaştırılması bir yana, insan yetiştirme düzenimizin de yeniden ele alınması gerekir.Bu sadece iş sağlığı ve güvenliği için değil, toplumsal sorunların tamamı için elzem bir durumdur.

Çünkü, neticede her şey dönüp dolaşıp insan faktöründe kilitleniyor.Onun için; Ağrı dağının yüksekliğinden önce, insan sevgisini ve insan hayatının önemini, küçük yaşlardan itibaren çocuklarımıza öğretmek durumundayız.Biz, alanımıza giren konularda müfredat değişikliği ve zorunlu dersler dahil pek çok konuda çalışmamızı yapıyoruz.Değerli Katılımcılar,Her alanda; bireysel ve toplumsal farkındalığı artırmak, güvenlik bilincini ve kültürünü yerleştirmek bugünden yarına olacak bir iş değildir.Böylesine bir çalışma; Uzun soluklu bir planlamayı, geniş bir bakış açısını ve bilimsel verilere dayalı ciddi sosyo-ekonomik araştırmaları gerektirmektedir. Bu sebeple; kamu görevlilerimize, eğitimcilerimize, akademisyenlerimize ve nitelikli kadrolar yetiştirmede tecrübeli olan TODAİE gibi kurumlarımıza büyük

görevler düşmektedir.Unutulmamalıdır ki; Toplumsal meseleler, geniş çevrelerin ortak aklı ve işbirliği ile çözüme kavuşturulabilir.Neticede hepimiz vatandaşlarımızın huzurunu, mutluluğunu ve güvenliğini tesis etmek için varız.

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışı üzerine bina edilen bir medeniyetin mensupları olarak, her işimizde “önce insan” diyebileceğimiz bir anlayışı her alanda hâkim kılmalıyız.Kamu hizmetleri başta olmak üzere her alanda insanı ve insani değerleri merkeze almalıyız.Bu duygu ve düşüncelerle yeni akademik yılın hayırlı olmasını diliyor, mezun olan arkadaşlara bundan sonraki hayatlarında, yeni başlayan arkadaşlara da buradaki çalışmalarında başarılar diliyorum.

Hepinizi en içten sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”’dedi.

Konuşmaların ardından lisansüstü programı öğrencilerinden program birincilerine diplomaları verildi..

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.